DÜŞÜNDÜRÜYORSUN YASAKLANMALISIN

DÜŞÜNDÜRÜYORSUN YASAKLANMALISIN

Atatürk Cumhuriyet’inde, kısmen de olsa Lâikliğin uygulandığı bu topraklarda dünyaya getirdiği için Allah’a şükrediyorum!…

“İslâm Dini”ne değil, böylesine keyfî şeriât anlayışına dayalı bir “din devleti” içinde yaşamadığıma da!. O yüzden düşüncelerimi şimdilik yasaksız bir şekilde yazıp açıklayabiliyorum!..

Her ne kadar Diyanetişleri başkanılığı bu düşüncelerimi paylaşmayı yasaklasa; hangi etkiler altında olduğu mâlum Diyanet Vakfı ile cemâatlerin fuarlarında kitaplarımızın satışına “yassah” dense de; yüzbinlerce ve yüzbinlerce okurumuz ve fikirlerimizi paylaşanımız olduğu için, gene sayısız şükürler !.

Ama gene de suçluyuz biz!. Çünkü, Ahmed Yesevî’den Mevlâna’ya; Muhyiddin A’rabî’den Yunus Emre^ye; Hacı Bektaş Velî’den Muhammedikbal’e uzanan; Şahı Nakşıbend’de, Abdulkadir Geylanî’de, ve daha sayısız erende dile gelen “Allah” ve “İslâm Dini” anlayışını paylaşıyoruz!.

Kİtaplarımızdaki Kur’an anlayışında esas olarak Diyanetişlerinin bastırdığı Elmalılı Hamdi Yazır’ın “Hak Dini Kur’an Dili” isimli tefsiri; ve gene Diyanet de dahil herkesin doğruluğunu tasdik ettiği “Kütübü sitte”deki Allah Rasûlü açıklamalarını kaynak alıyoruz.

İnsanlar, korkarak değil severek; cahilce ve takliden değil, bilgili ve hakikatını, hikmetini kavrayarak “İslâm Dini”ni değerlendirsinler istiyoruz!.. Suçluyuz!.

Arzuluyoruz ki, camiler skolastik, korkutucu, kaçırtıcı akıl ve mantık dışı saçmalıkların anlatıldığı yerler olmaktan çıkıp; insanların sevgi yumağı halinde ilmi paylaştıkları; birbirlerinin derdiyle dertlenip, sevinciyle mutlu oldukları; “Allah” zikri ve fikri ile huzur buldukları; hoşgörülü insanların toplantı mahalleri olsun!. Bilgisayarlar ve kitaplıklarla bezensin o mahaller, süslü halılar ve avizeler yerine!.. Gösterişten uzak, sade ama insanların düşünce ufkunu açan; onlara yararlı bilgiler edindiren; “İslâm Dini”ni anlamayı ve gereklerini hakkıyla -takliden değil tahkiken- yaşamayı kolaylaştıran merkezler olsun!. Siyasi ve ekonomik çıkarlar için kullanılmasın bu kudsal yerler!.. Bunun için de suçluyuz!..

İstiyoruz ki, “Ölenin günahlarını affettiricez” diye çeşitli şekillerde insanlar istismar edilip paraları gasbedilmesin!. Aldığı para hatırına insanların ibadetine yön verip, akıl verip; o nafaka kesilirse de hiç ortada görülmiyecek olanlar “Din adamı” diye topluma yutturulmasın!. “İslâm Dini”nin anlaşılması için hizmet veren ne Ahmed Yesevî buna maddi bir karşılık almıştır, ne Mevlana, ne de hepsine ışık tutan Allah Rasûlü!. Üstelik bütün zenginliğini bu yolda Allah için harcayıp; hiç bir şeysiz âhırete intikal etmiştir. Ona uyanların pek çoğu da “Din” adına toplayıcı değil, verici, dağıtıcı olmuşlardır!.

“İslâm Dini” günümüze kadar hemen her toplumda hep tasavvuftan feyz almış gönül ehli evliyâdan yayılan sevgi ve irfan dolu yaklaşımla yayılmış ve gelmiştir!.. Camiler ise esef vericidir ki, gönül ehli kişilerin sevgi ve irfan yollu kazandıklarını kaçırmak için ellerinden geleni ardlarına koymayanlarla doludur!. Ve bu duruma Başkanlıkları tarafından seyirci kalınmaktadır!.

Herkesi cehenneme atan; akla, mantığa bilime aykırı konuşan; ihiyar kimsesiz dul kadının kolundaki bir bileziğe zekat verdirip, yatları, özel uçakları binekten sayarak zekat düşürmiyenlerin bu anlayışları nasıl “İslâm Dini”ni bağlar ki?

Evet, bakış açısı belli Ahmed Hulûsi’nin görüşleri topluma büyük hızla yayılmakta ve paylaşım bulmaktadır; oysa bu çok zararlıdır, (kime?); bu yüzden kitaplarının okunması, video kasetlerinin seyredilmesi, ses kasetlerinin dinlenmesi yasaktır!. Diyanetişleri Başkanlığına göre, Diyânet Vakfına göre; bazı cemâat liderlerine göre!.. Evet, gerçekten yasaklanmalı, çünkü biz insanları düşündürmeye başladık!. Aklınızı kullanın, kendi yolunuzu kendiniz çizin; güdülen olmayın; diyoruz.. Ve düşünen insanlar çığ gibi büyüyor; gerçekleri görüyorlar!.

Gelin “İslâm Dini”ni bugün ulaştığımız bilim ve anlayışla yeniden değerlendirip gerçekleri araştıralım! Kini, nefreti, ayırımı bir yana bırakıp, her birimiz diğerimizi olduğu gibi kabullenip, imkânlarımızı birleştirip, yaşamı kolaylaştıralım!.insanlığın ortak kaderi olan ölümötesi yaşam gerçeğine sevgi ve irfan yollu bir anlayışla hazırlanalım.. Karşınızdakini seviniz ve sayınız çünkü o, Hak`kın varlığıyla varolmuştur; incitmeyiniz, dil uzatmayınız… Diyen Ahmed Hulûsi’nin kitaplarını okumak, kasetlerini seyretmek ya da dinlemek elbette “yassah” olmalıdır…

Ancak, kimlerin çıkarlarına ve neye göre?…